GEORGE FRIEDRICH HAENDEL (1685-1759)


Haendel oratoryo türünün ustasıdır. "Messiah" adlı oratoryosu bu alanın en büyük eseri sayılmaktadır. Oysa Haendel elli yaşına kadar İtalyan operaları bestecisi idi. Kırktan fazla opera bestelemiştir.

Haendel çok verimli bir sanatçıydı. İki-üç haftada bir opera meydana getirdiği çokmuş. "Messiah" oratoryosunu yirmi beş günde tamamlamıştır.

Haendel sahne için meydana getirdiği eserler yanında birçok ve ses müzik eserleri de bestelemiştir. On iki "konçerto-grosso"su Johann Sebastian Bach'ın ‘‘Brandenburg Konçertoları"yla birlikte "Barok Devri" orkestra müziğinin en yüksek seviyesini temsil eder.

Haendel'in eserlerinden çok az bir kısmı canlılığını muhafaza etmektedir: Oratoryolarından “Messiah" ve "İsrael in Egypt", operalarından yalnız bir avuç güzel aria, konçerto-grosso’larından birkaçı ve "Water Music", "Firework Music” adlı orkestra eserleri ile "The Harmonious Blacksmith" adlı piyano eseri Haendel 23 şubat 1685'te Halle (Saksonya • Almanya) de doğmuştur. - J. S. Bach'tan yalnız yirmi altı gün önce -. Babası müziği küçük gören bir berber-cerrahtı. Bu yüzden Haendel bir müddet evlerinin tavanarasındaki bir eski org üzerinde gizlice çalışmıştır. Yedi yaşında kendisini dinleyen bir Dük, çocuğun çalışını beğenmiş ve babasına, müzik öğreniminin devam ettirilmesini öğütlemiştir. Baba, sırf Dükü kıramadığından, istemiye istemiye oğlunun üç yıl Halle'de organist Zahov'dan ders almasına razı olmuştur.

Babasının ölümünden sonra Haendel onun arzusunu göz önünde tutarak hukuk öğrenimi yapmak üzere Üniversiteye devama çalışmış, fakat bir yıl sonra bundan vazgeçmiştir.

1703'te Hamburg’a gitmiştir. Hamburg’da opera orkestrasının ikinci kemanını çaldığı gibi dört opera da bestelemiştir. Bazı arkadaşlarının çekememezlikleri sonunda çıkan tatsızlıklar yüzünden 1706'da oradan ayrılmış, İtalya’ya gitmiştir. "Rodrigo" adlı operası Floransa’da fazla yankı uyandırmadan oynanmıştır. Fakat "La Resurrezione" oratoryosu Roma'da büyük başarı sağlamış ve Haendel "Il Sassone" (Saksonyalı) namile şöhrete ulaşmıştır. Venedik'te temsil edilen "Agrippina" operası da ününü arttırmıştır. Bir yandan da virtüoz olarak tanınmıştır. Maskeli bir toplantıda harpsikord çalarken davetliler arasındaki Domenico Scarlatti (1685-1757) şöyle haykırmıştı: "Bu ya şeytandır, ya da o Saksonyalı".

1710'da Hanovra Elektörünün kapelmaysteri oldu. Aynı yıl izin alarak Londra'ya gitmiş ve şubat 1711’de "Rinaldo" operasının oynanışını yönetmiştir. Rinaldo, İngiltere’de Haendel'i tanıtmağa yetmişti.

Londra’daki başarılı günlerinden sonra Hanovra'ya döndüğünde eski görevi kendisine pek sönük görünmeğe başladı. 1712 sonlarında gene izinle ve "makul bir süre içinde dönmek" üzere Londra'ya gitmiştir. Oysa bu kerre Londra'da kırk yedi kıl kalacak, İngiliz uyrukluğuna geçecek ve orada ölecekti. Londra'da kısa zamanda büyük itibara ulaştı. Kıraliçe Anne'ın doğum yıldönümü ve Utrecht andlaşmasının imzasını kutlamak üzere yaptığı iki besteden sonra da kendisine ömrü boyunca yıllık iki yüz altın ödenek bağlanmıştır. Bu yıllığın bağlanışından sonra artık kolay kolay Hanovra'ya, Elektörüne dönemezdi. Ne var ki olaylar umulmadık bir gelişme izlemiş ve Elektör, George I adile İngiliz Kıralı olarak Londra'ya gelmiştir. Eski Elektör'ün Haendel'e gücenik olduğu ve "Water Music" adlı güzel eserin bestelenişine kadar müzik sevgisi küçük şeyler üzerinde anlaşmazlık aramasına mani idi. Yeni Kıral, Haendel'e Kıraliçe Anne'ın bağladığı yıllığı da iki misline çıkarmıştır.

O yıllarda İngiltere'de operaya fazla rağbet yoktu. Haendel Chandos Dükünün Londra yakınındaki malikânesine müzik hocası olarak gitti ve üç yıl Dükün hizmetinde kaldı.

Londra'da operanın tekrar rağbet kazanması üzerine bu şehre döndü. Birçok operasever Londra'da İtalyan operaları temsil edilmesi için Kırallık Müzik Akademisi'ni kurmuşlardı. Haendel bu kurumun sanat yöneticiliğine getirildi. Böylece otuz beş yaşında İngiltere'nin müzik hayatında bir kilit yerinin kendisine verildiğini görüyordu. Bu görevde iken bir seri yeni operalar bestelemiştir. Bunlardan ilki, "Radamisto" nisan 1720'de sahneye konmuş ve büyük ilgi uyandırmıştır.

Fakat Haendel bu görevinde az zamanda çok düşman kazanmıştır. Bunun çeşitli sebepleri vardı: Yabancı olması, gururlu mizacı, yönetimindeki artistlere sert davranması, hattâ ve belki de hepsinden fazla, başarıları. Bir yandan da İngiliz düşünce hayatının seçkinleri, Haendel'in operalarında yerli müzik ve tiyatroyu tehdit eden bir taraf gördükleri için Haendel'e karşı şüphe ile davranıyorlardı. Bu hava içinde İtalya'nın tanınmış opera bestecilerinden Giovanni Battista Bononcini Londra'ya getirildi. Haendel ve Bononcini, arkalarında kendi taraftarlarının meydana getirdiği birer topluluk bulunduğu halde birbirlerile mücadeleye girişeceklerdi. Bu mücadele iki bestecinin birbirile yarış halinde operalar bestelemeleri ve bazan birinin bazan diğerinin ön plana geçmesi suretiyle bir müddet sürmüş, sonra Bononcini'nin yavaş yavaş sönmesiyle nihayet bulmuştur. Ne var ki Haendel'in başarısı da devamlı bir sonuç vermemiştir. Halk İtalyan operalarından bıkmıştı. Gelirleri giderlerini karşılamıyan Akademi 1728'de iflas etti.

Haendel, kolay kolay başarısızlığı kabullenecek kişilerden değildi. Bir ortakla beraber bir tiyatro binası kiraladı ve Akademi'nin başaramadığını başarmağı denedi. Birbiri üzerine yeni operalar yazdı: “Lotario", ''Partenope", "Poro”, “Ezio” ve "Sosarme”.. Fakat İtalyan operaları gerçekten seyircilerin rağbetini kaybetmişti. Haendel tiyatrosunu kapamak zorunda kaldı. Bu didinmeler sırasında sıhhati de bozulmuştu. Ümitsizlik içinde ve ağır hasta olduğundan nihayet bozgunu kabullendi ve sağlığını tekrar elde etmek üzere İngiltere dışına, Aix-in-Chapelle'e gitti. Düşmanları, "Devin sonu geldi" diye seviniyorlardı.

Oysa hiç de öyle olmadı. Haendel iyileşerek tekrar savaşmak üzere Londra'ya döndü. Bir iki opera besteledi, eskilerden bir-ikisini canlandırmayı denedi. Sonunda bu yolda kendisine bir ümit kalmadığını anladı. Yalnız dinleyici bulmakta güçlük çekiyor değildi, aynı zamanda opera türünde söyleyeceklerini bitirdiğini hissediyordu.

Yaratıcılığı için yeni bir ifade yolu bulmak gerektiğini görüyordu. Bu şartlar altında oratoryo'ya yöneldi. Hayatının en başarısız devresinde Haendel'i İtalyanca operalardan İngilizce oratoryolara götüren yol gerçekte, onu yıkıntıdan ölümsüzlüğe ulaştıracaktı.

Önce Chandos Dükünün hizmetindeyken yazdığı "Esther” oratoryosunu icra ettirdi. Kilise dini konuların sahnede oynanmasını menettiğinden eser konser halinde icra olunmuştur. “Esther”in gördüğü rağbet büyük olmuş ve besteci arka arkaya ‘'Deborah”, “Saul", “Mısır'da Beni İsrail" adlı oratoryolarını sahneye çıkarmıştır. Oratoryo İngiliz müzik hayatına böylece yerleşiyordu.

1741'de, bir hayır konserinde eserlerinden birini yönetmek üzere, Dublin'e davet edildi. Bu davet üzerine Haendel yirmi beş günde "Messiah” adlı oratoryosunu bestelemiştir. Oratoryonun İrlanda'daki ilk icrası büyük bir olay ölçüsü kazanmıştır.

Messiah 1743 martında da Londra'da icra edildi. Dinleyiciler arasında bulunan Kıral II. George besteye duyduğu hayranlığın arttığı bir an, farkında olmadan yerinden kalkmış ve eseri ayakta dinlemeğe başlamıştır. Kırallarının ayağa kalktığını gören Londralılar da ayağa kalkmışlar ve böylece "Hallelujah Chorus" adlı kısmın tamam bütün salondakilerce ayakta dinlenmiştir. Sonraları bu jest bir gelenek halini almış, Messiah'ın bu kısmı ayakta dinlenir olmuştur.

Messiah'ı, bir sıra yeni oratoryolar kovalamıştır.

Son oratoryosu "Jephtha" üstünde çalışırken ocak 1753'te Haendel'in gözleri görmez olmuştur.

Haendel bundan sonra da köşeye çekilmemiş, son günlerine kadar org konserleri vermeğe ve eski oratoryolarının yeniden icrasını yönetmeğe devam etmiştir.

6 'nisan 1759'da "Messiah”ın çalınışını yönetirken bayılmış ve 14 nisan 1759'da ölmüştür.

Haendel, vasiyetine uygun olarak, İngiliz büyüklerinin yattığı Westminster Abbey'e gömülmüştür.

*

"Kalabalık Londra sokaklarında, kendi kendine konuşarak dolaşan iriyarı bir adam."

Bir çağdaşı Haendel'i böyle tasvir eder.

Haendel İngiltere'de yerleştikten sonra para bakımından güvenlik içindeydi. İstese toplumun gürültülerinden uzak bir yere çekilir, sadece dehasının emrine uyarak itina ile eser besteleyebilirdi. Ama öyle yapmadı. Mizacı etkinliği, başarı ve yenilgi ihtimalleri bulunan dalgalı bir hayatı seviyordu. Böylece sahne eserleri besteciliğini seçti. Fakat besteleri üzerinde gerektiği kadar durmadığı aşikâr. O kadar emek verdiği opera alanında bir yenilik ortaya koymamıştır. Haendel bir yenilikçi değildi.

İyi yemekten, iyi şaraptan, düşkünlere yardımdan ve kıymetli tablolardan hoşlanırdı. Rembrandt'ın birkaç tablosuna sahipti.

Önceleri Alman şivesiyle söylediği İngilizcesi ve Londra sokaklarında gezişi alay konusu oluyordu. Sonraları kendisine sevgi duyanlar arttı; bir yabancı olduğu halde "İngiliz bestecilerinin en büyüğü" diye anıldı ve cenaze törenine kendiliğinden üç bin Londralı katıldı.

BAŞLICA ESERLERİKoro müziği: Messiah, Beni İsrail Mısır'da, oratoryolar. Orkestra müziği: 12 concerto grossi, op. 6. Piyano müziği: Harmonius Blacksmith. Başkaca: Saul, Semele, Samson Judas Maccabasus, oratoryolar, orkestra süitleri, org konçertoları, çeşitli âletler ve orkestra için konçertolar, keman, viyola, obua sonatları, triolar, süitler, fügler v.b.

Yorumlar